Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Ordu yok.’ dedikleri zaman ‘Kurulur!’ cevabını vermişti. Eminiz Kara Fatma ile daha erken tanışmış olsa ‘Çoktan kuruldu bile.’ derdi. Çünkü düzenli bir ordu olmasa bile Türk milleti aslında ilk günden beri kadın, çoluk, çocuk demeden işgale karşı direnmeye başlamıştı. Pek çoğunu bilmediğimiz bu kahramanlık hikâyelerinden bir tanesini de Kara Fatma isimli genç bir Türk kadını yazmıştı.
Kara Fatma’nın hikâyesi, millî mücadele yıllarında pek çok örneğini gördüğümüz kahramanlık hikâyeleri arasında en önemlilerinden bir tanesi. Kocası şehit düştükten sonra bizzat gidip Mustafa Kemal Paşa ile görüşen ve ondan savaşmak için izin isteyen Kara Fatma, onbaşı olarak orduya katılarak yüzlerce kişilik birliğini yönetti. İzmit’in kurtuluşu başta olmak üzere pek çok önemli muharebede yer alan Kara Fatma, kendi canını hiçe sayan bir savaşçıydı.
Doğuştan savaşçı bir Türk kadını: Kara Fatma kimdir?
Kesin olmamakla birlikte 1888 yılında Erzurum’da Yusuf Ağa’nın kızı olarak dünyaya gelen Kara Fatma’nın adı aslında nüfus kayıtlarına göre Mahi’dir ancak kendisi her zaman Fatma Seher adını kullanmıştır. Fatma, Derviş lakabı ile bilinen eşi ile evlendikten sonra Edirne’ye gitti.
Birinci Dünya Savaşı başlayınca eşi ile birlikte Kafkas Cephesi’ne giden Fatma, burada örgütlediği on kadın savaşçı ile birlikte düşmana karşı savaştı. Eşi Sarıkamış’ta şehit düştükten sonra İstanbul’a ve oradan da çocukları ile birlikte eşinin memleketi olan Erzurum’a gitti. Fakat işgal hız kesmeden devam ediyordu, evde oturmaya niyeti yoktu.
Kılık değiştirerek günler boyunca gizlice yol alıp Mustafa Kemal ile görüştü:
Mustafa Kemal Paşa’nın o sırada Sivas Kongresi için Sivas’ta olduğunu haber alan Fatma hemen yola çıktı. Sık sık kılık değiştirerek üç gün boyunca gizlice yol aldı çünkü o dönemde geçtiği her bir toprak parçasında işgal askerleri bulunuyordu. En sonunda Sivas’a vardı ve Mustafa Kemal Paşa’yı tam da öğle yemeği yiyeceği sırada yakaladı.
Evet, tam anlamıyla ‘yakaladı’ çünkü herkesin casus olma şüphesi olduğu için Mustafa Kemal ile görüşmek o kadar kolay değildi. En sonunda paşayı ikna etti, karşılıklı oturup konuştular. Mustafa Kemal, ona at binmeyi ve silah kullanmayı bilip bilmediği sordu. Fatma hepsini biliyordu, daha da önemlisi gözü karaydı ve paşadan sadece savaşmak için izin istiyordu.
Fatma’nın daha sonra anlattığına göre Mustafa Kemal Paşa cesaretine hayran kalarak ona gözü karalığını belirtecek şekilde Kara Fatma demiş ve imzalı bir vesika ile İstanbul’a görevlendirmiş. Hem izni hem de emirleri alan Kara Fatma hemen İstanbul’un yolunu tutarak direniş hareketini örgütlemeye başladı.
Kara Fatma köy köy gezip direnişi örgütledi:
İstanbul’a gelen Kara Fatma, buradaki yerel direnişçilerle birlikte 15 kişilik bir çete kurdu. Buradan Yunan işgali altındaki İzmit’e giderek neredeyse tüm köyleri dolaştı ve kendini tanıtarak çetesini büyüttü. Savaşçı sayısı 500’e yaklaştı.
Kara Fatma, gizlice silah taşıdığı sırada Yunan askerleri tarafından yakalandı ve 19 gün işkenceye maruz kaldı. Çıktığında artık müfrezesinde 43 kadın ve 700 erkek savaşçı vardı. Onbaşı olmasına rağmen bine yakın savaşçının lideriydi.
Kara Fatma ve savaşçıları yerel direnişlerin ardından Birinci İnönü, İkinci İnönü ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne katıldılar. Katıldıkları her savaşta şehitler veriyor, yaralanıyorlardı. Fakat düşmana da büyük zayiat veriyorlardı. Afyon’u düşmandan temizlendikten sonra Bursa’ya giden Kara Fatma, burayı da Yunan işgalinden kurtardı.
Kara Fatma, üsteğmen rütbesi ile emekli oldu:
Katıldığı sayısız savaş ve aldığı onlarca yaradan sonra üsteğmen rütbesine getirilen Kara Fatma bu rütbe ile emekli oldu. Maaşının tamamını Kızılay’a bağışlamıştı. Uzun yıllar kendi hâlinde bir yaşam sürdü. Fakat daha sonra anlaşıldı ki aslında artık kimsesi kalmadığı için büyük bir sefalet yaşıyordu.
1950 yılında Kadın Gazetesi’nde ‘Kara Fatma Yardım Bekliyor’ başlığı ile yaşadığı zorluklar anlatıldı. Yıllar sonra ancak 1954 yılında meclis kararı ile kendisine bir aylık bağlandı. 21 Haziran 1955 tarihinde Darülaceze’ye yatırılan Kara Fatma, 1955 yılının 2 Temmuz günü 67 yaşındayken kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Cenazesi Kulaksız Mezarlığı’na defnedildi.
Kara Fatma’nın kahramanlıkları unutulacak gibi değil:
Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esma Torun’a göre, Fatma Seher Erden olarak bilinse bile aslında Kara Fatma’nın gerçek soyadı Savaşır’dı. Çünkü o, hayatı boyunca savaşmıştı.
Kara Fatma ve çetesi Bolu’da, Kocaeli’de, Bursa’da, İzmit’te işgal askerlerine büyük zayiat verdirmiş, Sakarya’da ve Büyük Taarruz’da önemli katkılar sağlamıştır. Maaşını Kızılay’a bağışlayacak kadar da yüce gönüllü olan Kara Fatma, büyük bir sefalete düşene kadar kuruluşunda büyük katkısı olan devletinden tek kuruş talep etmemiştir.
Bütün dünya ona hayrandı:
Kara Fatma’nın yerel bir kahraman olduğunu sakın zannetmeyin. Kendisi üsteğmen rütbesini aldığı zaman dönemin New York Times gazetesinde ‘Orduda Savaşan Türk Kadını Teğmenliğe Yükseldi’ başlığı ile manşette haberi yapılmıştır. Dönemin SSCB diplomatı Semyon Ivanoviç Aralov ise hatıralarında Kara Fatma’dan şu cümlelerle bahseder;
“Birkaç sefer elçiliğimize savaşçı kadınlardan çeteci Fatma Çavuş da gelmişti. Fatma Çavuş, bir çetenin başında bulunuyordu. Yunanlarla ve asilerle dövüşmüştü. Fatma Çavuş, kısa boylu, zayıf, enerjik yüzlü, kara gözlü, yaşlıca bir kadındı. Bir defasında yine bir çeteci olan ve annesiyle birlikte savaşlara katılan oğlu ile elçiliğe geldi. Fatma’nın sırtında siyah uzun bir ceket, ayağında çizgili bir eteklik vardı. Belindeki geniş kuşağında tüfek mermileri, kama, omzunda da kayış görünüyordu.”
Millî mücadele yıllarının en önemli kahramanlarından bir tanesi olan Kara Fatma kimdir, neler yapmıştır gibi merak edilen soruları yanıtladık. Kara Fatma gibi adını bildiğimiz ve daha nicesini bilmediğimiz tüm bu kahramanlara Türk milleti olarak ne kadar minnet duysak az kalır.